
Bir şeyi anlatmaya hep en başından başlıyorum. Sabah kalktım, öğlen bu oldu, sonra akşam da bu...
Can alıcı noktaya öncelik verip oradan başlamalıyım konuşmaya ve anlatmaya aslında. Hep çabalıyorum, hiç yapamıyorum.
Hayatım ve hayatımdaki saçma sapanlıklar... Öyle bir rüzgarda savruluyorum ki şu sıralar sanki tüm olumsuzluklar beni bulmuş gibi. Başkası olsa ayakta duramazdı diye hayıflanmayacağım. O bahsettiğim rüzgarın cereyanına kapılıyorum bir yandan, bir yandan da kuytuya çekiliyorum./çekilebiliyorum. her şeye rağmen.
Az önce telefonum çalıyor. Bilmediğim bir numara... heyecanlanıyorum. Açıyorum ve yine boşuna kalbimin pır pır ettiğini fark ediyorum. Seyahat firmasından bir yetkili, yanlış güne bilet kesmiş ama bunun farkında olmayarak "hanımefendi aracınız kalkıyor, neredesiniz?" diye sorguluyor beni. Çemkiriyorum. Böyle eften püften saçmalıkların neden hep beni bulduğunu düşünüyorum o birkaç saniye içerisinde. Sonra, ağzıma geleni söylemenin verdiği mutluluk ve deşarj olmuşlukla kapatıyorum telefonu. Sineye çekiyorum. =)
Televizyon açık kalmış dün gece uyurken, sabah yine televizyonun sesiyle uyandım. Jehan Barbur NTV ye konuk olmuş, canlı canlı söylüyor... Ne kadar da güzeldi o sesle uyanmak, hey hat!
En yakın arkadaşlarım yaza evleniyorlar. Onların tanışmasına vesile olan biri olarak nikah şahitliği yapacağım. :) Tüm hazırlıkların evresinde konuşuyoruz Gelin Hanım'la. Kız isteme olayı, nişan, kıyafet seçimleri, müstesna topuklu ayakkabı konusu, düğün hazırlıkları... Evlilik müessesinin ilk kez bu kadar içinde olacağım için çok heyecanlıyım. Nasıl bir şey ki şahit olmak? =) Hazırlıyorum kendimi.
Son olarak;

<0Comments:
<