<
<26 Nisan 2007
posted by
<

e-kolay.net in anasayfasında bir anket vardı geçenlerde;

"Abdullah Gül ün, cumhurbaşkanlığına aday olmasını nasıl karşılıyorsunuz?" diye. Katılıyorum, katılmıyorum ve değişen hiçbir şey olmadı şıkları mevcut. evet, değişen hiçbir şey olmadı! ha Erdoğan geçmiş oturmuş o koltuğa, ha Gül... ne farkeder. ikiside Akp soyundan değil mi? zaten düşünüyorum da, olur da Gül, Cumhurbaşkanı olursa bir kaç aya kalmaz yerini devredecektir Erdoğan a. tıpkı Başbakanlık seçimlerinde yaptıkları gibi...
geçen gün Chp milletvekilinin biri "Abdullah Gül, Erdoğan ın makyajlı fotokopisidir."dedi. : D katılmamak elde midir bu söze? İngilizcesi fazla, tahsili fazla... cümlenin makyajlı kısmı bu vasıflara takabül etmekte yani. ; ) e zaten bi zahmet lisan bilsin. Dış işleri bakanı oluyorsan, lisan bilmek bir artı değil, zorunluluktur bana göre. belki çok ağır olacak ama demeden edemeyeceğim; devede de akıl var ama eşek çekiyor. malesef Gül ve Erdoğan arasındaki diyalog bundan ibaret. daha doğrusu bizim taa burdan bakıp görebildiğimiz ama Gül'ün bir türlü göremediği fotoğraf bu.

Türkiye, türbanlı first ladylerde mi görecekti?!

bir de şu var tabi; didinsen de, yırtınsan da, tam olarak kafandakini anlattığına inansan da, hep birileri yanlış yere çekmek ister. diyeceğim şu; Abdullah Gül ün cumhurbaşkanı olmasını istememek, dine aykırı bir davranış mıdır? ben eminim ki bu fikirden olan hiç kimse yobaz filan değil. aksine hepsi, hepimiz Erdoğan kadar, Gül kadar dinimize bağlı insanlarız. tek farkımız laik olmamız! biz laik Türkiye yi savunurken, başa geçenler irtica yanlısı...

her kafadan çıkan farklı bir ses de, "adamlar müslümanlığı sevdiriyor. suç mudur yani?" diye bağrınıyor. Dinimizi öğretmek, müslümanlığı sevdirmek tabiki kötü şeyler değil, aksine ar damarını çoğu zaman unutma raddesine gelenler için oldukça gerekli. yapılmaması gereken tek şey; dinimizi överken Ata mızı yermek. yoksa hiçbir kimse tü kaka diye bakmıyor. önemli olan,birbirinden ayırabilmektir lafları ve olayları.

küçük beyinlerin yıkanmaya çalışılması da ayrı bir meseledir.bir örnekle; hepimiz biliyoruz bir takım kolejler(!) körfezi kapsayan sınavlar yapıyorlar. başarılı olan öğrencileri bedava ve lüks koşullarda okutmak adı altında beyin yıkama seansları yapıyolar. ama sonra noluyor; ordan mezun olduğunda Askeriye ye girmeyi filan rüyanda görüyorsun. çekirdekten yetiştirme politikası... bir oyun dönüyor sürekli. hiçbir şey net olamıyor. gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar ve buna inanmanı bekliyorlar. inanmadığını görünce kuduruyorlar filan. Erdoğan ın Tandoğan dakileri görüp korkunca, takındığı tutum gibi aynı...

velhasıl, ha Gül ha Erdoğan... biri başbakanlık koltuğundan, diğeri cumhurbaşkanlığı koltuğundan yöneteceklerdir kafa kafaya verip. bi punduna getirip yapacaklardır istediklerini. direkt olmasada/olamasada, alttan alttan... gizlice...


sorun türban takmak değil. şapka takıyor olsalardı da, altına siyasi bir anlam güderek takarlardı. yoksa herkesin inancı kendinedir. tartıştığımız şey belli; türbanını takıyorsan inancın için takacaksın, siyasi emellerini karıştırmayacaksın!

karikatür için, Haslet Soyöz(milliyet) e teşekkürler...
/div> < < <<


<4Comments:
Yorum Gönder/div>

<
At <8:22:00 ÖS/a>, <Blogger Sera/b>

gittikçe kötüye gidiyor herşey./p> < 

< < <
At <12:20:00 ÖÖ/a>, <Blogger kelimebitkisi/b>


soso: :)(:

e-dünya: yoğunum evet. siyasi olaylar da dahil buna, aile meseleleri de, dersler de, ruh durumları da... ama yine de boşlamam merak etmeyesin. ;)/p> < 

<

Yorum Gönder/div> <<
<